Sorular

MİRAÇ GECESİ HADİSLERDE GEÇEN MESCİDİ AKSA VAR MIYDI?

YOKTU. Tapınak tepesi olarak bilinen bu yer ROMALILAR tarafından dümdüz edilmişti. Hem de MS 70 yılında… Hadislerde miraçta gittiği söylenen mescit; Yahudilerin kutsal tapınağı BEYTÜL MAKDİS’tir.  BeytülMaktis 2 defa yapılmış, 2 defa yıkılmıştır. İkinci,  son yıkılması Romalılar tarafından MS 70 yılında olmuştur.

Tapınak tepesinde bulunan iki yapı Kubbetül Sahra ve El-Aksa Camii Peygamber öldükten sonra yapılmışlardır.

Tapınak tepesinde yer alan Kubbetül Sahra ilk olarak Halife Ömer zamanında MS 636 yılında oradaki yıkıntılar temizlenip, ahşaptannamazgâh olarak yapılmıştır.

Bugün El-Aksa Camii olarak bilinen yapının, Bizans imparatoru I. Justinianos tarafından Süleyman tapınağı kalıntıları üzerine yaptırılan bir bazilika olduğu kabul edilir. Emevi halifesi I. Velid (705-715) yapıyı büyük bir onarımla baştan aşağı yeniletmiştir. Bu yapıya Mescid-i Aksa ismi Abdülmelik bin Mervan tarafından Abbasilere karşı politik amaçlarla verilmiştir.

Şimdi Beytül Makdis ve miraçla ilgili hadislere baktığımızda

  • * Beytül Makdis’e gittim.

* 2 rekât namaz kıldım.

* Peygamber’in Kâbe’de Hicr’de durup müşriklere Beytül Makdis’i tarif etmesi

*Beytül Makdis’te peygamberlere namaz kıldırması

* 3 mescit için yolculuk yapılmasının emir edilmesi; burada üçüncü mescit Beytül Makdis’tir.

* Beytül Maktis’te namaz kılınmasını söylemesi ve gidemeyen için kandilleri için yağ yollayın denmesi

Şeklinde birçok hadisler mevcuttur. Burada manevi âlem gibi bir itiraz gelebilir. Ancak 3 mescit için yolculuk emri, kandiller için yağ yollayın denmesi fiziki bir mescidi gösterir.

                Peygamber hayatta iken orada hiçbir mescit yoktu. Orada bulunan iki mescit ölümünden yıllar sonra inşa edilmiştir. Şimdi burada sorulması gereken

  • Olmayan mescide yapılan Miraç nedir?
  • Olmayan mescit için namaz, yolculuk, yağ yollayın denilen hadisleri ne yapacağız?
  • Beytül Makdis’in yıkıldığından habersiz yaşayan o koca Din Âlimlerini ne yapacağız?
  • Sadece bu Beytül Makdis meselesi bile hadis diye dine sokulan yalanları görmeye yetmez mi?

Dinin tek kaynağı KURAN’dır.

Casiye (45)-6İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir. Bunları sana bir gerçek olarak okuyoruz. Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

 

BEYTÜL MAKDİS’İN YIKILMADAN ÖNCEKİ HALİ

Düğümlere üfleyenler Kuran’da Felak süresi dışında geçmez. Bu durumda bunların kim olduğunu bulmak için o dönemi anlatan tarih kitaplarına bakmak gerekir. Çünkü o dönemde bilinen birileri olmalıdır.

Düğümlere üfleyenler Cahiliye Araplarında ruhani liderlik görevini yapan KÂHİNLERDİR. Doç. Dr. Neşet Çağatay tarafından yazılan İslam’dan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı kitabının131.sayfasında bu konu detaylı olarak yazılmıştır. Kitabı indirmek için yazının sonundaki linki kullanabilirsiniz.

Özetle bahsedecek olursak… Cahiliye çağında Araplar, kâhinlerin her şeyi bildiklerine inandıklarından; her işte onlara başvururlardı. Aralarında çıkan anlaşmazlıklarda, hastalandıklarında, rüya gördüklerinde,  gelecek ile ilgili bir şey öğrenmek istediklerinde kâhine giderlerdi.

Hasta olduğunda kâhine gideni; kâhin efsun yani okuyup üfleyerek tedavi ederdi. Müşkül bir konuda fikri sorulursa remil atar ya da bir ipe düğüm atıp üzerine üfürerek açıklama yapardı. Bu şekilde bir ipi düğümleyerek üzerine okuyup üfürmeye Arapçada ‘’en nefsu fil ukadi’’ denilirdi.

İslam’dan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı Doç. Dr. Neşet Çağatay 

Arapça riba ‘’artmak, büyümek, çoğalmak, artış’’ manalarına gelir. Kuran da faiz manası dışında, diğer manalarda da kullanılmıştır. Nahl (16) 92. ayet buna örnektir.

İbranice ‘’ribbit’’  kelimesi ile Arapça riba kelimesi aynı köktendir. Borca eklenen faiz anlamına gelir. Tevrat’ta “ ‘Bir kardeşin yoksullaşır, muhtaç duruma düşerse, ona yardım etmelisin. Aranızda kalan bir yabancı ya da konuk gibi yaşayacak. Ondan faiz ve kâr alma. Tanrı’ndan kork ki, kardeşin yanında yaşamını sürdürebilsin. Ona faizle para vermeyeceksin. Ödünç verdiğin yiyecekten kâr almayacaksın.’’ olarak geçmektedir.(Levililer (25) 35-37 )

Bakara (2) 279. ayette ‘’ Eğer tevbe ederseniz anaparanız sizindir.’’ emredilmektedir. Buradan anlaşılacağı üzere borç verenin anaparası olur. Borç alanın anaparası olmaz.

Bakara (2) 276 ayet sadakaların artacağı, ribanın ise azalacağından bahsetmektedir. Rum (30) 39. ayette aynı manada ribanın azalacağı, zekatın artacağı geçmektedir.

Tüm bu delillerin ışığında riba bir kimseye faizle borç verme işidir.

Check Also

Oruç

AYETTE GEÇEN DİĞER DİNLERDE DE FARZ OLAN ORUÇ HANGİSİDİR? Tevrat ve İncil’de emredilen tek oruç …

Bir yanıt yazın